matematik - Atatürkün yazdığı Geometri Klavuzu

Atatürk, ilk gençlik yıllarından başlayarak akılcı düşünceye, bilim ve teknolojiye büyük önem vermiştir. Onun, yaşamı boyunca gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde sağlam düşünce, akıl ve mantık vardır.

Atatürk'e göre,
"Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur."


O, "Fikirler, anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, yararsız, zararlı birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar." diyerek, aklın, sorunları çözmede her zaman başarıyla uygulanabileceğini dile getirmiştir.

 Atatürk'ün ölümünden bir buçuk yıl kadar önce kendi el yazısı ile yazdığı
Geometri Kılavuzu (1936-1937) , dil, bilim, kültür ve eğitim açısından çok önemli, çok değerli bir çalışmadır. O yıllarda geometri, eski terimle hendese olarak bilinir, açı zaviye ile, artı zait ile, bölü taksim, çap kutur gibi terimlerle öğretilirdi. "Zaviyetan-ı mütekabiletan-ı dahiletan" ve "müselles-i mütesaviyül adla" gibi tamlamalar kullanılırdı. Atatürk, geometri öğretimindeki bu tıkanıklığı ve zorluğu açmak için bu tamlamalar yerine, Türkçe kök ve eklerden yapılmış "İç-Ters Açılar" ve "Eşkenar Üçgen" terimlerini kullandı.

Geometri Kılavuzu okununca anlaşılacaktır ki, askeri bir eğitim ve öğretimden gelen Atatürk, bilimsel konu ve araştırmalarda da bilgili, yetkin bir siyaset ve devlet adamı olarak belirmektedir. Çünkü Atatürk'ün bu kitapla birlikte türettiği
açı, açıortay, alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap, çarpı, çekül, çember, dışters açı, dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, içters açı, ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, parallkenar, taban, teğet, toplam, türev, uzam, uzay, üçgen, varsayı, yamuk, yatay, yöndeş gibi terimlerden çoğunu bugün severek kullanmaktayız. Bu güzel, bu özün özü Türkçe terimlerden tümünü Atatürk, Türkçe köklere Türkçe ekler getirerek türetmiştir.

Atatürk Kurtuluş Savaşı'nın en bunalımlı günlerinde (16 Temmuz 1921) Ankara'da Maarif Kongresi'ni toplamış ve açış konuşmasında şunları söylemiştir;
"Şimdiye kadar izlenen öğretim yöntemlerinin, milletimizin gerileme tarihinin en önemli sebeplerinden biri olduğu kanaatindeyim. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılış niteliklerimizle hiç de ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve tarihimizle uyumlu kültür kastediyorum. Çünkü, milli dehamızın tam olarak gelişmesi, ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Herhangi bir yabancı kültür, şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Fikri kültür, ortamla uyumludur. O ortam, milletin karakteridir."

Bu sözler bağımsızlık savaşı veren bir önderin, kültür ve eğitim alanında da bağımsızlığa ne kadar önem verdiğini gösteren tarihsel bir kanıttır.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol