matematik - Rehberlik

<embed style="width:408px; height:320px;" id="VideoPlayback" type="application/x-shockwave-flash" src="http://video.google.com/googleplayer.swf?docId=2910455719426812315&hl=en" flashvars=""> </embed>




SINAV KAYGISI

Sınav Kaygısına "DUR" Deyin

Sınavlar yaklaştıkça hemen hemen bütün öğrencilerimizin zihnini kurcalayan, uykularını kaçıran, moralini bozan, çalışmalarını aksatan, kabuslara neden olan bir kaygı ortaya çıkar: "Ya kazanamazsam?" Bu durumu sıkça yaşayan öğrenci, sınav kaygısı duyuyor demektir.Gerçekte sağlıklı öğrenmenin gerçekleşmesi için belirli düzeyde, aşırı olmayan kaygıya ihtiyaç vardır. Düşük düzeyli kaygı, sınav esnasında konsantrasyonu artırır ve elde edilecek başarıya olumlu katkılarda bulunur.Ancak bazı öğrenciler, normalin üzerinde kaygı duyar. Özgüveni olmayan öğrenciler sınav kaygısını en çok yaşayan kişiler olur. Bu kişilik özellikleri, ergenlik döneminin ruh haliyle birleşince sınav kaygısı daha da artar.Deneme sınavı bile olsa, sınava girmeden önce heyecanlanmaya başladığınızı fark ettiğinizde, bunu diğer öğrenciler gibi sizin de yaşadığınızı, bunun doğal olduğunu, hatta sınavda başarılı olabilmek için bu heyecanın gerekli olduğunu kendi kendinize söyleyin.

Kaygıyı azaltmak için aşağıdaki önlemleri alabilirsiniz:

·        Kendine güven duygusu kaygıyı azaltır. Bu duyguyu geliştirici etkinliklere yönelmeye çalışın. Geçmişteki başarılarınızı hatırlayın. Bu başarıları tekrar yapabileceğinize inanın.

·        Her zaman olumlu düşünmeye çalışın. Kafanızdan kötü düşünceleri atın.

·        Ümitli olun. Kaygıyı ümitle yenebilirsiniz. Ümidinizi kıracak düşüncelerden uzak durun.

·        Gerçekçi, uygulanabilir bir planla yapılan çalışmalar, kaygının azalmasına zemin hazırlayacak ve aklınıza gelen olumsuz düşünceleri giderme bakımından etkili olacaktır. Planını uygulamayı başarabildiğini gören öğrencinin kendine güveni gelecek, iş yapabilme becerisi gelişecektir.

·        Hedefe yönelik çalışmaları gözden geçirin. Bunların ne kadarını gerçekleştirebildiğinizi belirleyin, gerekenleri nasıl yapabileceğinizi planlayın.

·        Güne kahvaltı yaparak başlamaya çalışın ve beslenmenize dikkat edin.

·        Yeteri kadar ve verimli bir şekilde uyumaya özen gösterin.

·        Dinlenme ve gevşeme egzersizlerini yapmaya çalışın.

·        Kendinize zaman ayırın, tiyatroya, sinemaya, geziye gidin; sosyal etkinliklere katılın. Müziğe, spora, sosyal ve kültürel etkinliklere zaman ayırmaya çalışın.

·        Saplantılardan kurtulmaya gayret edin. Aklınıza takılan düşüncelere değer vermeyin. "Başkaları ne der, kazanamazsam hakkımda ne düşünür?" gibi düşüncelere kapılmayın, kendi yaptıklarınıza ve yapılması gerekenlere bakın.

·        Olayları abartmayın. Gereğinden fazla abartılan düşünce ve olaylar, kaygıyı artırır.

·        Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın. Kendinizi kendinizle karşılaştırın.

·        Sınavın her şey olmadığını, bu sınavla zekânızın ölçülmediğini, sınavı kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğunu bilin.

_____________________________________________

                  ANLAMA VE DÜŞÜNME
 İnsanların anlama, düşünme ve öğrenme yöntemlerinde farklılıklar vardır. Herkesin öğrenme biçimi aynı değildir. Kimi insan görerek daha iyi öğrenir, kimi seslerden etkilenir, kimi de duygusaldır ve öğrenmede dokunma, onun için daha önemlidir. Kimi insan kokulara karşı daha hassastır, kimisi tat alarak daha iyi öğrenir. 

İnsanların anlama, düşünme ve öğrenme yöntemlerinde farklılıklar vardır. Herkesin öğrenme biçimi aynı değildir. Kimi insan görerek daha iyi öğrenir, kimi seslerden etkilenir, kimi de duygusaldır ve öğrenmede dokunma, onun için daha önemlidir. Kimi insan kokulara karşı daha hassastır, kimisi tat alarak daha iyi öğrenir.

Her insanda bu öğrenme yöntemleri olmakla birlikte, bazılarında bir yöntem, baskın unsur olarak göze çarpar.
Görüntülerle daha iyi öğrenen beyinlere görsel, seslerle daha iyi öğrenen beyinlere işitsel, dokunma yoluyla daha iyi öğrenenlere de duygusal ve dokunsal beyin diyoruz.

Öğretmenin çocukların hangi tür öğrenmeye yatkın olduğunu bilmesi, ders anlatmada metot belirlemesini ve dersi daha iyi öğretmesini kolaylaştırır.
Kendi öğrenme yöntemini bilen öğrenci de ders çalışırken kendine uygun yöntem ve teknikleri kullanır.
Aynı şekilde çocuğuna bir şeyler anlatan anne baba da çocuğun öğrenme biçimini fark ederse ona göre yöntem belirler ve daha iyi bir eğitimci olur.
   
GÖRSEL BEYİNLER
İnsanlar % 83 oranında görerek öğrenirler. Bu noktadan hareket ederek, görerek öğrenmenin "en etkili öğrenme biçimi" olduğunu söyleyebiliriz.
Görsel beyinlerin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir:

1. Olayların ve varlıkların görüntüsüne ve görünüş biçimine önem verirler. Ses, koku, tat ve diğer özellikleri daha az önemlidir.
2. Kullandıkları kelimelerin çoğu, görüntü ve şekil ile ilgilidir.
3. Olayları anlatırken gördüklerini ve görsel malzemeleri ön plâna çıkarırlar. Meselâ birini tanıtırken, "uzun boylu, kumral saçlı, kahverengi gözlü, lâcivert takım elbiseli, siyah ayakkabılı gibi gözle görülen yönleri öne çıkarırlar.
4. Hızlı konuşurlar; çünkü hayallerinde görüntüler vardır, onları anlatırlar.
5. Konuşmalarına pek dikkat etmezler, çünkü hafızalarında-ki şekillere yetişmeye çaba sarf ederler.
6. Şemalar, haritalar, grafikler, resim ve tablo larla çalışmaya önem verirler.
7. Kitap okurken, önemli cümlelerin altını renkli kalemle çizerler.
8. Okudukları ve dinledikleri bilgileri grafikleştirmeye ve şemalaştırmaya önem verirler.
9. Sıkça hayallere dalarlar. Bundan dolayı dalgınlık ve dikkatsizlik göze çarpar.
10. Kendilerine okudukları bir kitapla ilgili soru sorulsa sorunun cevabıyla ilgili kitabın sayfalarını hafızalarında canlandırmaya çalışırlar.

Renkli kalem kullanmak, not tutmak, şekil ve grafikler çizmek, görsel malzeme kullanmak, görsel beyinlerin konuları öğrenmesini ve hatırlamasını kolaylaştırır.
_________________________________________
_________________________________

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol